İslam Bilim Tarihi Müzesi

Bilime, Akla ve Vahye İnanın

2 haftadır cuma namazlarını, iş arkadaşlarım ile ufacık bir mescitte kılıyoruz. Ufacık bir mescit ama cemaati dışarılara kadar taşıyor, üstelik şehrin biraz dışında olmasına rağmen. Tabii ki insanlar mescidin ufaklığına gelmiyorlar. Öyle bir imamı var ki mescidin, yorulmadan saatlerce dinleyebilirsiniz. Kendini bu kadar dinlettirmesinin asıl sebebi ise ayetleri eğmeden, bükmeden, televizyonlardaki sözde hocalar gibi işine geldiği gibi yorumlamadan anlatıyor cemaatine. Ufak da bir mizah katınca cemaat sıkılmadan hocayı dinliyor.

Bugün de aynı mescitte vaaz dinlerken hocanın bir cümlesi aklıma kazındı resmen; bilime, akla ve vahye inanın. Bu cümleyi cemaate söylerken oldukça sert ve baş parmağı havada bir şekilde söyledi. Hoca, bir iş adamına okulun birine labaratuvar yaptırmasını istemiş, adam da oranın ne getirisi olacak, orada erkeklerle kızlar yüz göz olacak gibi bahanalerlerle yaptırmayınca adama kızmış. Bu olayı cematine anlattıktan sonra bu cümleyi kurdu. İyi ki de kurdu. Çünkü günümüzde İslamiyet ve bilimin birbirine zıt kavramlar gibi aksettirilmeye çalışıldığı aşikar. Bunu yapanların çoğunun işine böyle geliyor çünkü. Böyle yapıyorlar ki düşünmeyelim, sorgulamayalım, gelişmeyelim, ot gibi yaşayalım. Ne diyor peygamber efendimiz; ilim Çin’de de olsa gidip alınız. Ama biz ne yapıyoruz? “Yahu bunlar batının icatları canım, ne gerek var, otur namazını kıl sen.” diyoruz. Sabahtan akşama kadar Kuran’ı Kerim’i Arapça okuyup anlamamanın bizi cennete götüreceğini düşünüyoruz. Sorgulayan insanlara inançsız etiketini yapıştırıyoruz. Sonra da hak dine değil de anne babamızın öğrettiği dine inanıyoruz.

Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.Hz. Muhammed

Bilimi sözde din alimleri hep öcü gibi gösterdiler bizlere. Bilim senin neyine, otur namazını kıl sen dediler hep. Bu yüzden dünyadaki müslümanların hali ortada. Bu yüzden Filistin’de yaşamını yitiren el kadar bebeğin hakkını savunamıyoruz. (Ama kınıyoruz efendim diyorsanız çarpıya basıp siteden çıkış yapabilirsiniz.) Bu yüzden elin adamı, papazı için senin ekonomini yerle bir edebiliyor. Çünkü sadece dinlerine körü körüne bağlanmamışlar, bilime önem vermişler, gelişmişler. Ve geliştikleri için de senin ülkenin üzerinde söz sahibi olabiliyorlar. Batının köpeği olalım demiyorum, batı nasıl bu kadar gelişmiş, batı bu kadar gelişirken doğu nasıl bu kadar gerilemiş onu araştıralım diyorum sadece. Zamanında Ali Kuşçu gibi, İbni Sinâ gibi, Mimar Sinan gibi müslüman bilim insanları tarihi şekillendirirken, ben de müslümanım, namazımı kılıyorum işte deyip bir köşeye çekilmeyelim. Şayet neden bu duruma geldiğimizi araştırmadan ot gibi yaşamaya devam edersek bir halt olamayız.

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.Mustafa Kemal Atatürk

Diğer bir konu ise Allah’ın bize bahşettiği o beyni sanki süs niyetine kullanıyoruz. Sor gu la mı yo ruz. Hiçbir şeyi hem de. Halbuki biraz aklımızı kullansak Kuran’ı Kerim’i Türkçe okuyup anlamanın, Arapça okuyup anlamamaktan doğru olduğunu anlayacağız. Birazcık, sadece birazcık aklımızı kullansak, evimizin baş köşesinde asılı duran o kitabı putlaştırdığımızın farkına varacağız. Çocukken, her yaz Kuran kursuna gönderdi ailem beni. Gittiğim hiçbir Kuran kursunda, hocaların, Kuran’ı Kerim’de yazanları açıklamak gibi bir amaçları olmadı. Neden? Neden bana kitapta yazan ayetler, benim anlayacağım şekilde anlatılmadı? Neden bana Türkçe dua edebileceğimiz de ben çocukken söylenmedi? Allah Arapça dışında edilen duaları kabul etmiyor muydu? Kuran’ı Kerim’i defalarca kez hatmetmek yerine veya televizyonlarda güzel Kuran’ı Kerim okuma yarışması yapmak yerine veya evimizin baş köşesine asıp ölene kadar orada asılı kalması yerine, baştan sona kadar anlayacağımız şekilde okusak ve okuduklarımıza göre yaşasak böyle mi olurduk? Özellikle bu konuda toplumumuzdaki cahilliğe fazlasıyla kızgınım. Kuran’ı Kerim’in anlamadığımız bir dilde okunması aklımızı kullanmadığımızın sadece bir örneği. Namazın ne anlama geldiğini sorgulamak yerine namazda şekilciliğe verdiğimiz önem, İslamiyet’in kadına verdiği önemi bilirken, peygamber efendimizin cennetin annelerin ayakları altında olduğunu söylerken hala kadınları toplumdan dışlamamız, kız çocuklarını okula göndermememiz, amellerin niyetlere göre olduğunu bilirken acaba şunu şöyle yapsam sevap olur mu diye düşünmek aklımızı kullanmadığımızın diğer örnekleri.

Allah’a dua ediyorum ki inşallah İslamiyet’i bilimden ayıran, aklımızı kullanmak yerine bizi hurafelere boğan sözde hocalar bir an önce defolup gider bu hayattan. İnşallah bize rehber olarak indirilen, içinde yazılanları yaptığımızda cennetin kapısını aralayacak olan kitabı anladığımız dilde okumanın doğru olduğunu anlarız.

Cuma namazından sonra hoca, bana da dua edin, unutmayın demişti. İnşallah ayetleri senin gibi eğip bükmeden, İslamiyet’i hurafelerden ayırıp anlatan hocaların sayısı daha da artar hocam. Allah razı olsun.

Son olarak yazımın başında kullandığım görselin Gaziantep İslam Bilim Tarihi Müzesi’ne ait olduğunu da söyleyeyim.

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

11 Yorum
  1. Suveyda
    8 Mart 2019 - 22:44
    Cevapla
    • Usluer
      9 Mart 2019 - 09:09
      Cevapla
  2. fatih
    9 Mart 2019 - 09:14
    Cevapla
  3. İlkay
    9 Mart 2019 - 14:14
    Cevapla
  4. Nebi
    9 Mart 2019 - 15:32
    Cevapla
  5. Nizamettin Gümüş
    17 Mart 2019 - 15:38
    Cevapla
    • Usluer
      17 Mart 2019 - 16:01
      Cevapla
      • Nizamettin Gümüş
        18 Mart 2019 - 08:54
        Cevapla
  6. Antalyalı blogger
    18 Mart 2019 - 15:12
    Cevapla
  7. Görkem CAN
    18 Mart 2019 - 18:25
    Cevapla
    • Usluer
      18 Mart 2019 - 18:39
      Cevapla