Bir Avuç Yazık

” Daha dün doğmuştum.
Ve öleceğim.
Doğmak ve ölmek arasındaki şu mesafede  koskoca bir ömrün saklı olduğunu söyleyenler varmış,
İnanmıyorum! ”

Gece tüm kasvetiyle yine,
Yavaş yavaş çökmekte düşlerime.
Uyumak mı ?
Bir zamanlar bende uyurdum.
Hatta toz pembe rüyalardı gördüklerim.
Hayallerdi kurulan pembe panjurlu,
Ve temeli çalınarak atılan,
Dayanıksız bir hayattı oturduğumuz.

Mutluyduk…

Bu yürekte saklambaç oynadım ben!
İlerki çukur mu yoksa çok eskiden,
Sendeleyip, gamzelerine düştüğüm.
Hala izleri var kalbimde!
Ben bin ümidi bir defada katledip,
Bir ümidin peşinden iz sürdüm.
Bir bir biriktirdim ümitleri
Bin olunca bir defada katledebilmek için!
Ümit artıklarınıda, düne sarkan yarınların kalbine gömdüm.
Bir soğuk rüzgar olup içime esti Aşk!
Başlangıçta üşümüyordum.
Öyle sanıyordum
Yada öyle olmasını istiyordum.
Evet evet henüz delirmedim.
Bilsem dönüp bakacağını,
Bağıracağım ” ben deli değilim! ” diye.

Bitiyordum…

Bütün hücrelerimden ayrı ayrı prangalanıp mahkümu oldum bu Aşk’ın!
Çaresizliğimin karşısında hayatın karşısına geçip,
Kendi bitişimi seyretme gafletine düştüğümde anladım.

Korkuya kapıldım…

Ellerin yoktu mesela, yerli yersiz uzanan.
Çöl susuzluğunu gideren dudakların
Ve altında sırılsıklam olduğum göz kapakların.
Onun yerine mavisi bol bir yalnızlık,
Ve avuç dolusu acı’lar vardı
Bindiğim vapurlardan martılara parça parça attığım.

Ah bu sokak!

Şu durak deği mi?
Çok eskiden güneşin aydınlattığını unutup
Yaktığını anlattığın.
Ya köşedeki o bank?
Babamdan yediğim ilk tokat!
Başımı omuzlarına kurban ettiğim ilk savaş!

Ah bu melodram!

Tarif ettiğin gibimiydi Aşk?
Kelebek misali yani.
Tabir-i caizse narin, güzel ve yaklaşılmaz.
Avucuna almaya kalksan,
Ya ölür yada kaçar.
Bu şehirde Aşk tekerrürden ibarettir artık!
Birileri gelir rotanı değiştirir
Nereden nereye niçin geldiğini anlamazsın bile.
Bir bakarsınki uçsuz bucaksız bir maviliğin ortasında,
Yapayalnızsın.
Ve o birileri mavisi bol yalnızlıklar bırakır size
Seneyede giyin diye.
Bu hep böyledir…

Bir gariplik var.
Bu sessizlikte neyin nesi?

”Neler oldu?” diye soracak oluyor birileri.
O birileri.

En cesaretli olanı canını fethine kurban eder gibi atılıp ortaya,
” Hayatı aklına sığdıramamış,yarım akıllı biriymiş.
60.perondan kaldırılıyor şimdi cenazesi.
Kalbini insanların arasına bırakıp,
Kaçıyorken ölüme yakalandı besbelli. ”

Ve öğlen namazına müteakiben
Kalabalık bir yalnızlığın selası veriliyor,
Ulu camilerden!
Defnediliyor bir kalp kaçağı daha.
Bağırıyor mezarı başındakiler,
”Yazık,yazık.
Bir avuç YAZIK!”

Tuba Gündoğan

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

2 Yorum
  1. Halil Arıcı
    9 Kasım 2011 - 09:45
    Cevapla
    • Tuba
      9 Kasım 2011 - 14:22
      Cevapla