Fikri Devrimin Gerekliliği
Öncelikle devrimin anlamı nedir, devrim ne demektir buradan başlamak istiyorum. Araştırıldığında devrimin özellikle kişiden kişiye değişen birçok anlamı bulunmaktadır. Kimi kurulu bir düzenin yıkılması der, kimi faşizme karşılık yapılan eylemler der. Fakat benim burda bahsettiğim devrim her yönden bozulmaya yön tutmuş hatta bozulmuş bir toplumun yeniden düzenlenmesidir.
Devrim denilince akla ilk gelen fiili eylemler olmakta. Başlıkta da belirttiğim gibi üstünde duracağım konu fikri devrimdir. Fiili eylemlerle vs. hiçbir ilgisi yoktur.
Peki nedir bu fikri devrim? Fiili devrimden ayrılan yönü nedir? Fikri devrimi fiili devrimden ayıran en büyük özellik sadece akıl aracılığı ile fikri eylemler yapılmasıdır. Örneğin bozulmuş bir topluma yeniden kültürümüzü empoze etmek gibi.
Toplumun ne kadar yobazlaştığını söylememe gerek var mı bilmiyorum. Özellikle gençlerin toplumdaki hatrı sayılır rollerini göz önüne alırsak apaçi, emo gibi kavramların gençleri nasıl etkisi altına aldığını görebiliriz. İşte fikri devrimdeki amaç bu ve bunun gibi toplum düzenini değiştirmektir.
Başka bir örnek vermek gerekirse televizyonlarda sigara gösteriminin yasak fakat uyuşturucu ve alkol gösteriminin serbest olduğu bir ülkede bulunmamız diyebilirim. Bu toplumsal düzeni tamamen parçalamaktadır. Sigaranın özenti olabileceği nedeniyle yasaklanması, uyuşturucu ve alkolün serbest bırakılmasının tamamen saçma bir düşünce olduğunu herkes bilebilir. Bu tarz kötü alışkanlıkların tamamının yasaklanması gerek diye düşünüyorum.
Sadece kötü alışkınlıklar mı? Elbette hayır. Çoğu şeyin televizyonlardan öğrenildiği bu çağda dizilerin çok büyük rolü bulunmakta. Herhangibir dizideki sevişme sahnesi sadece dizi ile kalmamakta olup o hafta boyunca bütün magazin programlarında gösterilmekte. Şimdiki gençlerin de bu tarz programlara yakınlığını düşünecek olursak toplumun ne denli bozulduğunu anlamakta güçlük çekmeyiz.
Aslında Oğuz Atay toplum düzeni ile ilgili yıllar önce Tutunamayanlar adlı kitabında bahsetmiş. Kitabın 188. sayfasında 7 üyeli Toplum Düzenini Toptan Değiştirme Kurumu diye bir ibare bulunmakta. 93. sayfada ise Ne Yapmalı diye bir bölüm bulunmakta.
Yukarıda da dediğim gibi bozulmuş bir topluma yeniden kültürümüzü empoze etmeye çocuklardan başlamalıyız. Çünkü o kadar temiz beyinleri varki gördükleri her şeyi beyinlerine kaydediyorlar. Haliyle kaydedilenlerin uygulama safhası oluyor. Buda ileriki yaşlarında farklı davranışlar sergileyerek görülüyor. Bu nedenle küçük yaşlarda çocuklarımıza kendi kültürümüzü öğretmeliyiz ki ilerde sağlıklı düşünceye sahip olabilsinler.
Peki bu nasıl olacak? Aslında son zamanlarda bu çok güzel oluyor. Trt Çocuk kanalındaki Pepee çizgi filmini izlemeyen çocuk çok nadirdir. İlk Türk çizgi filmi olan bu çizgi filmde Türk kültürüne dair her şey çocuklarımıza öğretilmekte. Bu nedenle taktir etmek gerekli diye düşünüyorum. Özellikle yabancı çizgi filmlerin izlenmesi yerine bu çizgi filmin izlenmesi çocuklarımıza çok yararlı olacağı kanısındayım.
Bunlar gibi birçok toplumsal bozulmanın bir fikri devrime ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde bu bozulma kendi kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi, ahlak düzenini gün geçtikçe daha fazla bozmakta.
Ben “Kültürel Bellek” adını taşıyan Eğitim ve Araştırma sitesinin kurucusu ve geliştiriciyim. Son yazmış olduğunuz yazı hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum. Önceklikle yaşıtlarınızdan farklı davranarak bunları düşünebilmeniz ve yazı konusu yapmanızı takdir ediyorum. Yazıda geçen kültür empoze etmek şık bir cümle olmamış. Son örnekte vermiş olduğunu Pepee örneği en büyük kültürsüzlük örneğidir.Bu konuyla ilgili olarak ben de sitemde bir yazı yazdım.
TRT Çocuk Kanalında yayınlanan bir çizgi film kahramını o kadar çok sevilmiş ki bir haber sitesi bunu haber yapmış. İşte haberin bir bölümü:
TRT Çocuk ekranlarında yayınlanan Pepee isimli çizgi film karakteri yaptığı sempatik hareketlerle hem büyüklerin, hem de çocukların sevgilisi oldu.
Hayat, onun için yeni keşiflerle dolu kocaman bir oyun alanı. Öğrenmesi gereken o kadar çok şey var ki. Pepee, her şeyi merak ediyor. En yakın arkadaşları Şila, Zulu, Köpüş ve Kalem ona eşlik ediyor.
Devletin kendi televizyonunda çocuklar için hazırlanmış bir çizgi filmde kahramının ismi Pepee. İnsan düşünmeden edemiyor Türkçe’de hiç mi isim kalmadı. TRT Çocuk bilerek bu oyunu oynamaktadır. Amaç değerlerimizi yozlaştırmaktır.
Bu ülkede Türk Dil Kurumunda çalışan insanlar ne yapıyor acaba çok merak ediyorum. Sözcükler bu şekilde dilimize yerleştikten sonra bir yerlerinden sözcük uydurup bunları kulanın demek kandırmacadan başka bir şey değildir.
Çizgi Filmin Adı Neden Pee’ymiş işte akıllara zarar bir açıklama
Adı neden Pepee?
Pepee deyince akla ilk gelen şeyin yabancı çağrışımlar olması beni çok şaşırtıyor ve üzüyor. Aslında hepimizin elini vicdanına koyup nasıl bir kültür emperyalizmi altında olduğumuzu düşünmesi gerek. Pepee yüzyıllardır Anadolu’da, konuşma zorluğu çeken insanlara takılan bir sıfattır. Pepe Ahmet, pepe Ali lerimiz vardır. Ama bizim ilk aklımıza gelen elin İspanyol “Pepe”si oluyor, ne acı… Burada seyirciden tek bir şey için af dileyebilirim, o da sondaki fazladan “e” harfi. Bu, teknik olarak marka ayrıştırması yapabilmek adına konuldu. ( Ne çekiyorsak okumuş cahillerden çekiyoruz. Marka ayrıştırması yapmak yerine başka bir isim kullanmak çok mu zordu. Yüzyıllardır anadolu geleneklerinden ala ala bunumu aldınız. Yazı çok yazık. )
Aileler yakında çocuklarına pepee isimlerini verirse hiç ama hiç şaşırmam
Öncelikle yorumun için gerçekten teşekkür ederim abi. Bu konuda yorum yapmasını istediğim kişilerdendin.
Pepe kelimesinin konuşma zorluğu çekenler için söylendiğini biliyordum fakat marka olaylarını bilmiyordum. O konuda haklısın. İçeriği konusunda da yorumlarını merak ediyorum.
1- Kendi kültürümüz? Türkiye Cumhuriyeti’nde onlarca kültür var ve bunların çoğu birbiri ile hiç bağlantılı değil. Bizim önce ülke birliğini sağlamamız lazım kültür birliği değil.
2-Pepee maalesef yeterli bir eğitim yayını değil. @madde1
3-Trt’nin Kürtçe ve Arapça kanalarına karşılık Laz ve Çerkez’leri de düşünmesi lazım…
4-Fikri devrim bu ülkede %50’nin üstünde gerçekleşmeli.
5-Fiili devrim bu ülkede asla olmaz.
6-Fikri devrim için gerekli altyapıya sahibiz ancak maalesef yeterli cesaret yok.
Son olarak yazıya karşılık Aziz Nesin’i anıyorum…