hayat güzel…
Şu aralar keyfime diyecek yok herşey istediğim gibi gidiyor. Allaha çok şükür kimseyle bir sıkıntım yok. Hayat vurmuyor bu aralar sırtımdan beni. Yüzüme gülüyor hep. Kim bilir belki fırtına öncesi bir aldatma bu. Olsun. Şu günler güzel geçiyor ya başka birşey istemem. Yazamıyorum artık öyle sıklıkla. Söküp attım yüreğimdeki bütün kalıntıları. Hani derler ya yara olan yer iyileştikten sonra daha sağlamlaşır diye. Hah işte aynen ondan oldu benimkide. Daha sağlam ve dik duruyorum artık hayata karşı. Acı çekmek artık bana uzak olan bir kavram oldu. Artık mutluluk var…
Tek sorunum okulun açılacak olması ve evde annemle yaptığımız masumca tartışmalarımız. :) Okulun neden açılmasını istemediğim belli zaten. Aslında dört gözle beklerdim o ortamıda şu üniversite sınavı olmasaydı. Herneyse bu konuyu geçip annnemle tartışmalarımıza geleyim en iyisi. :) Şöyle bir örnek vereyim; annem nerdeyse evde durmamı bile istemeyecek. Okul olduğu zaman evi otel gibi kullandığım için pek alışkın değillerdi bana. :) Şimdi sabah dokuzda bir kalkıyorum oruç olunca kahvaltı falan da yok direk bilgisayarıma oturuyorum. Aralıksız akşama kadar. Ee yapacak başka birşey söyleyin onu yapayım. Oruç oruç sıcakta dışarıya çıkılmaz, sıklıkla televizyon izleyen biri de değilim, gündüzleri yatmayı da sevmem. Geriye tek kalan şey bilgisayarım oluyor. Arada babam diyor interneti kapattıracam diye. Valla net giderse bende giderim o kadar. :) Zaten gündüz evde duruyorum akşamları dışarıda oluyorum genelde. Saat on iki civarı gelirim eve alırım telefonu. Başlarım mesaj yazmaya. Tabi aradan bir saat geçer ve ben mesaj yazarken uyuyakalırım. Sonra sabah bi ton laf duyarım. :) Yok kardeşim herkes dayanıyor uykuya bir ben dayanamıyorum. Başımı yastığa koydum mu o iş bitmiştir. Birde mesajlar dört beş dakika geç geldimi tamam kesin uyurum. :)
Neyse bir kaç bişey karalayım dedim günlükcan. Hadi kal selametle…