İçimdeki Sonbahar

Kelimeler…
Derdimi anlatmaya yetmiyorsunuz.
Oysa ki, anlatamadığım, anlatmak istediğim şeyler var.
Ses tellerimin arasında.
Ve bunları anlatmak için size mahkum olduğumu zannederek yazmaya başlarsam mesela,
Kimse birşey anlamaz.

Bir susuş, bir ağlayış.
Hatta kapıp çantayı gitmek,
Yüz bin defa daha anlaşılır.

Buna rağmen sırtımı dayadığım kelimeler var.
Kelimelere değilde yazmaya mahkum olduğum zamanlar,
Soluklanmak için tutunduğum kelimeler…

Mesela ‘ve’
Sen olmasan ben nasıl anlatırım ‘ve sonra…’ diye giden, cümlelerim de senin verdiğin rahatlığı.
Ve yine sen.
Yine seninle başlıyorum…
Yine seninle başlıyorum,  içimdeki son/baharı anlatmaya.

Ve ılık bir rüzgar esiyor…
Biliyorum bahar geliyor,  bu geliş kimini incitecek,
Kimini hasretle beklediği manzarasını getirecek.
Kimileri ise yaprak dökümü olacak ağaç diplerinde.

Bilmiyorum…
Bilmiyorum, bu karamsarlık nereden çıktı.
Ama içimde koyu bulutlar var , ah bir yağsalar,
Bu sıkıntı, ruhumda ki karanlığın verdiği bu sıkıntı kahrediyor beni !
Ben ve sen, şey yani , ‘biz’.
Destanlar yazacaktık ya eskisi gibi
Yedi iklimin rüzgarını toplayacaktık bağrımızda
Ve el ele tutuşup koşacaktık sokaklarda.
Seni seviyorum’lar pelesenk olacaktı dilimizde.

Yedi iklimden kopan  fırtınaların kucağında savruluyoruz şimdi.
Tutunacak dalımız yok.

Evet üstelik baharda geliyor.
”Gelme” desem dinlemez.
Her bahar yeni bir darbe,
Her son/bahar yine bir son
Ve teselli…
Artık yollarda yapraklarda yok, rüzgar hoyratça esmiyor.

Rüzgar, giyinmiş, kuşanmış ve de taranmış bir delikanlı gibi usturuplu esiyor.
Akılları baştan alacak kadar.
Akılları baştan alınan herkes,
Kendilerine bir akıl buldular
Kendi akıllarını attılar
Ve kurtuldular !
Bazen dinlenmek için güzel şeyler düşünmeye çalışıyorum.
Hatta herşeyi boşverip bir deniz kıyısında dalgaları dinlemeye karar veriyorum.
Sahile vuramamış dalgaların hırsıyla.
Sonra ne mi oluyor ?
Olmuyor…
Hiç birşey olmuyor. Gidemiyorum !

İçimdeki soğuk erimedi.
Halbuki kış çok geriler de kaldı.
Güneş beni ısıttığı zaman deniz kıyısına gideceğim.
Uyumayacağım mesela, başımı göğe kaldırıp, gecenin en aydınlık yanından öpeceğim.
”Ve sonra…” diyeceğim.
Belki ozaman başka bir dünyanın kapısı açılacak.
O dünyayı sormayın!
Hepsi hayal..

Hem sonra, rüyaları bile yarım kalan bir kadının gerçeklerinden ne çıkar…

Tuba Gündoğan

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

2 Yorum
  1. kulturelbellek
    7 Kasım 2011 - 19:56
    Cevapla
    • Tuba
      7 Kasım 2011 - 20:56
      Cevapla