Kahraman Tazeoğlu – Kusura Bakma Sen
Mazeretsiz gidişlerden topladım aşkın kırıklarını.
Paramparça umutların düşleri, bin parça düşerken yere
İpil ipil can sızan taşralı bir sevda oldu bakışlarım,
Zamana bir türlü ayak uyduramayan…
Kaldığın yalanına, gittiğin gerçek kadar inan…ışımın saflığına verdim,
Çocukluğumun mutlu son öykülerinden çalınmış eski zaman aşklarını…
Kusura bakma ;yanılmışım,
Benim düşlerimde hala
Mecnun’un çölden dönmesini bekleyen bir Leyla uyuyor…
Ve ben kendimi hala o Leyla’nın rüyasını süsleyen kahraman zannediyorum…
Ya uyandır beni aşktan
Ya da ipini çek ömrümün…
Çünkü uymuyor adımlarım,
Sıra dışı bir sıradanlığın ayak izlerine… (ARİF ONUR SOLAK)
Kifayetsiz kelamların arkasına sakladım Aşk’ın incinmiş yüreğini,
Darma duman hayallerin derme çatma fikirlerle yek vücud olduğu anda.
Efil efil düşkoparan, hoyrat bir küfür oldu yakarışlarım,
Testisi isyan yolunda kırılan..
Gözlerinin kahvesinin kırk yıllık hatırına verdim suskunluğumu..
Kusura bakma !
Benim düşlerimde Şirin’in düşü için içimdeki hüzün dağını delen bir Ferhat geziniyor..
Ya vur beni en haylaz çocuk yanımdan,
Ya da yok et yokluğunu..
Çünkü nefesim yetmiyor
Suni teneffüs saatlerindeki arsız sevişmelere.. (FERHAT CAN)
Şehrayin bir gecenin ucundan tutunca beni zaman
Işıl ışıl gözleriyle süsledi tenha sokakları,
Damla damla umut dilenen yoksul sevda dilencileri…
Bir avuç dua bıraktım ellerine, yalancı şairlerlerin şiirlerinden
Aminlenmesi an meselesi yalancı baharlar yani…
Öyle kısa bir can aralığı
Öylesine kayıp bir zaman hatırası…
Neylersin; avutulmuş düşlerden geçilmiyor karanlıklar
Sen kusura bakma yine de
Benim doğduğum yerlerde hayalleri satılmıyordu aşıkların
Bundandır, öksüz düşlere bedava masallar ısmarlayışım…
Hadi bulandır yüreğimi bir tutam sözün zehriyle
Ya da hiç yokmuş gibi ağırla varlığımı, yokluğunu bileyim…
Çünkü sevdiğim zaman intihar süslü bir ölüme koşuyor ömrüm (A.O.S)
Üryan bir cümlenin içinde vurunca beni sevda,
Buram buram sardı yüreğimin dehlizlerini
Kıvrım kıvrım saçaklanan hasret sarmaşıkları..
Bir avuç ab-ı hayat suyu döktüm köklerine..
Ömrü bir virgülle uzatılmış hazin bir gelecek yani..
Öylesi derin bir cümle kesiği işte
Öylesine kabuk tutmuş bir bahar yarası.
Neylersin ; susturulmuş çığlıklardan geçilmiyor içimin izbe sokakları
Sen kusura bakma yine de
Benim sevdamın memleketinde okunmuyor Aşk’ın künyesine yazılan ayrılık ayetleri..
Bundandır riyakar sevdalara imansızlığım.
Hadi karıştı aklımı iki çift yalan kelâmın hükmü ile.
Ya da yasla sesini sesime, bir çığlık gibi biriksin şehadetim..
Çünkü sustuğum zaman yırtıyor düşlerimi pişmanlığım
Ve soluyor gözlerine ektiğim okyanus çiçeklerim…(F.C)
Ardımda yıkık kentlerden kalma unutulmuş hatıralar bırakıyorum artık
Ne yana dönsem yabancı bir ayrılığa çarpıyor yüreğim
Yalnızlığın seremonisi yankılanıyor kirli duvarların loş gölgelerinde
Hiçbir sancı aman vermiyor, düştüğüm aşktan kalkmaya
Sonbahar yaprakları gibi titreyen zaman sallanıyor…
Ağırlığınca hüzne batarken tebessüm ettiğim yıllar
Aşka verilmiş bütün sözler, hafifliğinden utanıyor…
Ve bir uçurumun kenarına pusu kurmuş gözlerinden
Sonu karanlık bir nehrin içine düşüyor ömrüm,
Nefessiz ve kimsesiz bir gecenin sabaha en yakın anında…(A.O.S.)
Sana yitik bir ömürden kalma soluk bir düş bağışlıyorum..
Şimdi sevdanın hangi rengine boyasam masallarımı,
Uzak diyarlara takılıyor bakışlarım..
Canhıraş bir melodram oluyor sesim dualarımın yamaçlarında..
Hiçbir yemin tutmuyor zalime kalkan yumruğumu..
Umudum bir başak gibi boynu bükük salınıyor,
Sevdanın serabından düşerken acılar damla damla..
Darağacına asılmış tüm ertelenmiş duygular soluyor hazan mevsiminde…
Ve gri bir kentin kıyısına kurulmuş bakışlarından ,
Aşkın kor ateşi düşüyor hüznüme..
Kusura bakma sen;
Ben bu kirli kentin en kirli çocuğuyum..
Kusura bakma !
Ben bu kentin Düş Düşkünüyüm..(F.C.)
Şiir: Arif Onur Solak & Ferhat Can
Yorum: Kahraman Tazeoğlu