Kimse Kendinden Başka Bir Şey Yazmaz Ki
Tom Ford’un 1993 yılında yayınlanan Tony and Susan adlı kitaptan uyarladığı, başrollerinde Amy Adams ve Jake Gyllenhaal’ın oynadığı Nocturnal Animals filmi bizlere intikam duygusunu iliklerimize kadar hissettiriyor. Aslında moda tasarımcısı olan Tom Ford’un 2009 yılında ilk filmi A Single Man’i ardından da 2016 yılında Nocturnal Animals’ı çekiyor. İlk filmini izlemediğim için yorum yapamam fakat bu filminde yönetmenin sanata verdiği değeri çok rahat görebiliyorsunuz.
Film kilolu, yaşlı ve çıplak kadınların danslarıyla başlıyor. Bu sahne izleyiciyi muhtemelen rahatsız edecektir. Aslında Tom Ford’un istediği de tam olarak bu olsa gerek. İlk sahne filmin seyrini belli ediyor. Öyle basitçe bir intikam düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Üniversite yıllarında evlenen Edward ve Susan çiftimizin ilişkilerinde işler istedikleri gibi gitmiyor. Aslında ortada bir problem yokken (ya da büyük problem olmasına rağmen) Susan, Edward’ı aldatarak onu terk ediyor. -Susan aldatıyor mu aldatmıyor mu belirsiz gibi gözüküyor fakat izlediklerim doğrultusunda aldattığı kanısına vardım.- Aradan yıllar geçtikten sonra Susan’ın ofisine Edward’tan bir paket geliyor. Paketin içeriğinde ise Edward’ın yazdığı ve henüz yayınlanmayan bir romanı var.
Daha henüz ayrılmamışken, Susan’ın, Edward’ın yazdığı kitaplara hep aynı eleştiriyi yapması da Edward’ın nasıl bir intikam alacağında önemli bir rol oynuyor. Paketi açarken Susan’ın parmağının kesilmesi Susan’ın çekeceği acıların henüz başlangıcı. Aslında romanın içeriği tamamen Edward ve Susan’ı anlatıyor.
-Kendinden başka bir şeyler yazmalısın.
-Kimse kendinden başka bir şey yazmaz ki.
Edward’ın Susan’a yolladığı o intikam dolu romanı okumak için günlerce uyuyamayan Susan’dan aslında sadece Edward intikam almıyor. Hayat da Susan’dan intikamını alıyor. Sürekli anneme benzemek istemiyorum diyen Susan’ın annesine dönüşmesi, ofisinde kocaman bir intikam tablosu görmesi, Edward’ı aldattığı adamın kendisini aldatması, kızının bir erkekle yatması (muhtemelen Susan’ın bundan haberi yok) gibi.
Filmin sonu kimi izleyiciler için yeterli bulunmasa da Edward intikamına son noktayı koyuyor ve Edward’a zayıf diyen Susan’ın aslında kendisinin zayıf olduğunu gösteriyor.
Film üç farklı zamanda geçiyor ve bu zaman geçişleri sizi yormuyor. Ayrıca kullanılan mekanların da çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Çekim açıları ise zaman zaman sizi rahatsız edebiliyor fakat en başta dediğim gibi yönetmen de bunu istiyor. Filmin kafası farklı bir boyutta olduğu için genel manada rahatsız edici bir film diyebilirim. Özellikle Edward’ın yazdığı romanın başlangıcı sizi bir hayli sinirlendirebilir hatta ana avrat küfür etmenize bile sebep olabilir.
Filmde oynayan kötü karakterlere de hakkını vermek lazım sanırım. Kendisine çok fazla küfür ettiğim, Ray Marcus karakterini canlandıran Aaron Taylor-Johnson’ın oyunculuğu çok iyiydi. Adamın yüzüne baktıkça ağzını burnunu kırasınız geliyor. Jake Gyllenhaal’ın oyunculuğunu da ayrı konuşmalıyız. Daha önce izlediğim Nightcrawler filmi hakkında yazdığım yazıda da bundan bahsetmiştim. Jake Gyllenhaal oynadığı role ruhunu teslim edip oynuyor adeta.
Film hakkında olumsuz bir eleştiride bulunacağım tarafı yok. İzlediğim filmler arasında en iyi 10’a girer mi? Kesinlikle evet. İzlediyseniz film hakkındaki yorumlarınızı aşağıdan yapabilirsiniz, izlemediyseniz de izlemenizi tavsiye ederim.
Yazını okumaya başlarken, izlemeyi düşünmemiştim fakat konusu dikkatimi çekti ve okumayı bıraktım. Film izleyeceksem aslında hakkında hiçbir şey bilmek istemem, fragman bile izlemem, izlememeye çalışırım. O yüzden izleyip, tekrar geleceğim buraya :)
Yazıyı ilk gönderdiğinde ve filmin adını verdiğinde henüz okumamıştım ama şuan baştan sona bir çırpıda okuyuverdim. Bir film yazısı için oldukça akıcı ve ilgi çekiciydi.
Bir yazar, bir roman ve bir intikam oldukça cezbedici öğeler. Yazını okumadan filme başlasaydım, büyük ihtimalle o ilk sahnede kapatırdım.
Başarılı film yazılarının devamını görmek dilerim.
Sağlıcakla..
Çok güzel bir film tanıtımı olmuş. Ben çok farklı bir konuya değineceğim :) Tom Ford’u görünce aklıma THY’nin yeni kostüm tasarımı geldi. Bugün bir köşe yazısında “Tom Ford for THY” cümlesini gördükten sonra bu yazıda karşıma çıkması garip bir his :)
İzleyip geldim, sonu aslında şöyle farklı bir açıdan bakınca tatmin edici. Üzerine düşünülünce gerçekten derin anlamları var. Sonunda adamı görmek isterdim, belki de kadını uzaktan izliyordur :)
O şekilde intikam almayı düşünen biri o kadının yakınından dahi geçmez diye düşünüyorum. :)
Filmi izledikten sonra bu yazıyı görmek büyük bir şans benim için. Gerçek manada harika oyunculuk var filmde. İzlemeyenler için şiddetle öneririm izlemesini.
Bu filmi izlemeyi nasıl atlamışım ben. İki en sevdiğim oyuncu başrolde. Listeme eklendi bile.
Aslında bir filmi izlemeden önce açıklamasını okumak hiç yaptığım bir şey değildir. Genellikle cevreden tavsiye gelir, bu filmi izledin mi? çok güzel falan diye. Ama tesadüfen denk geldiğim bu sayfadan sayenizde birazdan filmi izlemeye başlayacağım. Teşekkür ederim.