Kişisel Blogların Sonu Mu Geliyor?
Uzun süredir, hatta birkaç yıldır muzdarip olduğum, hatta pek çok arkadaşımla da bu durum üzerine tartıştığımda onların da muzdarip olduğu bu konu hakkında yazmak istiyorum. Aslında bu yazıyı yazmadan önce kişisel blog diyerek konuyu daha özele indirgemeyi düşünmüyordum fakat diğer blog kategorilerinde aynı durum çok fazla olmadığı için konuyu daraltmak istedim.
Öncelikle kişisel blogları diğer bloglardan ayıran faktörler nelerdir biraz bundan bahsetmek istiyorum. Kişisel blog adı üstünde gerçek veya anonim bir kişiye ait olan bloglardır. Burada kişi düşüncelerini özgür (!) bir şekilde istediği gibi yazıya dökebilir. İster teknoloji üzerine olsun isterse kendi alanında farklı bir konuda olsun… Ama kişisel bloglara girdiğinizde muhakkak o blogun yazarının kendine özgü düşünceleri hakkında fikir sahibi olabilir, düşüncelerini yazılarında görebilirsiniz. Diğer kategorilerdeki bloglarda bu mümkün değildir.
9 yılı aşkın bir süredir blog yazıyorum. Bu süre zarfında blogumu bir kez olsun kapatmayı düşünmedim. Ara ara kimliğimin belli olmasından dolayı anonim yazarlığa geçmeyi düşünmedim değil. Fakat yılların emeğini bir çırpıda heba etmenin yanlış bir karar olacağı sonuca vardım. 9 yıldır blogum üzerinden gerek maddi gerek manevi çok güzel kazançlar sağladım. Muazzam dostluklar kurdum.
Blogumu açtığım ilk yıllarda yazı yazmaktan, blogumla ilgilenmekten büyük bir keyif alıyordum. Her şeyi istediğim gibi yazıyor, kim okuyacak bu yazıyı kaygısı gütmüyordum. Fakat şu an ne yazık ki durum böyle değil. 16 yaşında blog yazarkenki düşüncelerimiz kendimiz dahil birçok kişi tarafından pek umursanmasa da 25 yaşında durum pek böyle olmuyor. İtiraf etmeliyim ki artık eskisi kadar zevkle yazı yazmıyorum.
Peki neden yazı başlığındaki gibi bir soruya cevap arıyorum? Nedeni basit aslında. Kişisel bloglar artık takip edilmiyor, umursanmıyor, okunmuyor. Yeni blog yazmaya başlayanlar bu durumun pek farkında olmayabilir. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar yazılarıma gelen yorumlar olsun, okunma sayıları olsun şu ankine göre oldukça fazlaydı. Bu durum sadece benim blogumda mevcut değil. Sorduğum, takip ettiğim hemen hemen tüm bloglarda durum bu. Peki bu duruma sebep olan etkenleri birkaç başlık altında yazayım.
İnsanlar Artık Düşüncelerini Daha Hızlı Bir Şekilde Sosyal Mecralarda Paylaşmak İstiyor
Kişisel blogların eski popüleritesinin kalmamasının en büyük sebebi diyebilirim. İnsanlar artık sayfalarca yazı yazmak istemiyor. Bilgiyi daha hızlı paylaşıp daha hızlı bilgi sahibi olmak istiyorlar. Tam burada Twitter imdatlarına yetişiyor. Sayfalarca yazı yazmak yerine 280 karakterde (belki birkaç flood ile) düşüncelerini hızlı bir şekilde paylaşabiliyorlar. Tabi paylaşımlarını diğer insanlara duyurmak bloglara göre daha kolay olduğu için Twitter’ı tercih etmeleri kadar doğal bir şey yok.
Birde insanımız yeni olan her şeye daha fazla ilgi duyduğu için Twitter, kişisel blogların önüne set oldu diyebilirim. Blog dediğimiz kavram Twitter’dan sonra çıkmış olsaydı belki de şu an Twitter’a göre daha popüler olabilirdi.
Kişisel Blog Yazarları Bloglarına Eskisi Kadar Önem Vermiyor
Ne yazık ki bunu kendimize itiraf etmeliyiz. Kendi açımdan buna bir örnek vermem gerekirse bloguma ayda bir yazı anca giriyorum. Yazacak şey yok mu, çok var. Fakat tembelliğimden dolayı admin panelini açıp da yazı yazmak zor geliyor. Bu alanda söz sahibi olan diğer bloglarda da durum pek iç açıcı değil açıkçası. Mesela çok samimi olduğum bir arkadaşımın bloguna şu an baktığımda son yazısını 25 Temmuz 2017’de yazdığını görüyorum. Üstelik bu blog bir zamanlar adından sıkça söz ettiren bir blog.
Yazdığımız içeriklerin kalitesi de eskiye oranla çok düşük. Sadece yazmak için yazıyoruz gibi bir durum söz konusu. Yazmıyor demesinler diye yazılan yazılarla dolu birçok blog. Hal böyle olunca blog takipçileri eski yazıların kalitesini yeni yazılarda göremeyince bir daha bloga uğramıyorlar.
Bloglarımızdaki yazıların okunabilirliğine de pek önem vermiyoruz. Bloglarımızı geliştirmiyoruz, tasarım olarak yıllar öncesinin temalarını kullanıyoruz. Kimse bizden bir şaheser beklemiyor. Ama okuyucu yazıyı açtığı zaman en azından yorulmadan yazıyı okuyabilsin.
Yeni Trend Vloglar
Günümüzde Twitter’dan sonra Youtube yayıncıları da kişisel blogların yavaş yavaş yok olmasına katkı sağlıyorlar. Hatta bloglarını kapatıp Youtube kanalı açanlar dahi var. 5-6 yaşlarındaki çocukların ellerinde tabletler, telefonlar olunca ve okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuzdan dolayı bu iki etken birleşince Youtube kanalları çok fazla takip ediliyor. Dikkat ederseniz bu tarz kanallarının videolarının altında çoğunlukla 10-15 yaş aralığındaki çocukların yorumları mevcut. Neden binlerce kelimeyi okuma zahmetine girsinler ki! Çok iyi hatırlıyorum, bundan 5-6 yıl önce hemen hemen o yaşlardaki çocuklar nasıl blog kurabilirim diye soruyorlardı bana.
Bu saydıklarım kişisel blogların popüleritesinin düşmesinde rol oynayan en önemli sebepler. Bunlara birkaç sebep daha eklenebilir aslında. Mesela bloglarımızda maddiyatı ön plana çıkarmamız, kişisel blog yazarlarının dahi diğer kişisel blogları takip etmemesi, kişisel blog yazarlarının birbirine destek vermemesi…
Tüm bunların sonucunda ben de bir takım kararlar aldım. Karınca kararınca bir şeyleri değiştirmek adına bir şeyler yapmak istiyorum. Belki diğer kişisel blog yazarlarına da ilham olurum ümidiyle. Biraz da bunlardan bahsedeyim.
Tasarımda Yaptığım Değişiklikler
Öncelikle blogumun temasını değiştirmek istedim. Bunun sebebi takipçilerimin (her ne kadar az kalsa da) en kolay şekilde yazdığım son yazıya ulaşmasını ve kolaylıkla bu yazıyı okumasını istememdi. Fakat yeni bir temaya geçmek, o temayı kendime göre düzenlemek oldukça zor olacaktı. Ki zaten istediğim şekilde bir tema da bulamadım. Hal böyle olunca kolları sıvadım ve şu anki temayı düzenlemeye karar verdim.
Öncelikle anasayfadaki slideri kaldırıp yerine büyükçe bir son yazı bölümü ekledim. Bunun sebebi sliderin orada tamamen gereksiz oluşu ve sliderdaki yazıların çok eski yazılar olmasıydı. Şu an bloguma giren ziyaretçi son yazıya kolaylıkla ulaşabiliyor.
Footerdaki dağınıklığı kaldırdım. Bu bölümü ziyaretçiler her ne kadar görmese de benim canımı sıkıyordu. Şu anki hali gayet güzel oldu.
Anasayfadaki son yazılar bölümüne daha fazla göster butonu ekledim. Kullandığım temada böyle bir özellik hiçbir yerde yok. Yani ziyaretçi son yazılarımı görmek istese son 5 yazı dışında başka yazı göremiyordu. Şimdi daha fazla göster diyerek istediği kadar görebiliyor.
Üst menüdeki ikonları kaldırdım. Bloguma giren ziyaretçinin direkt son yazıya odaklanmasını istiyorum. Oradaki ikonlar da fazlaca dikkat dağıttığı için kaldırma ihtiyacı hissettim.
Yazılardaki benzer yazılar bölümünde değişiklik yaptım. Yine orada da bir slider vardı ve son yazılar oldukça büyük bir şekilde gözüküyordu. Ziyaretçiyi benzer yazılar görmek için oklara tıklatmak çok mantıklı bir hareket değil. Şu an direkt benzer son 6 yazı görülebiliyor.
Blogumda kullandığım fontu değiştirdim. Daha okunaklı ve göz yormayan bir font tercih ettim.
Blogumun Genelinde Yapacağım Değişiklikler
Öncelikle bir sayfa oluşturup takip ettiğim kişisel blogları orada paylaşacağım. Bir nevi kendi takipçilerime takip ettiğim kişisel blogların reklamını yapacağım. Böylelikle benim blogumu takip edenler diğer kişisel bloglardan da haberdar olacak.
Hakkında sayfasını yeniden yazacağım ve hakkında yerine hakkımda olacak. Hakkında ne öyle, ne kadar samimiyetsiz. Hakkımda sayfasını hazırlamak biraz zordur, diğer blog yazarları bu konuda hak verecektir. Bu değişikliği yapmak birkaç günümü alabilir.
Okuğum kitaplar hakkında yazılar yazmak istiyorum. Fakat bunun için nasıl bir format kullanacağımı kafamda tasarlayamadım. Aslında Deccal Tabakta kitabı hakkında bir yazı yazmıştım. Fakat mesela okuduğum bir roman hakkında nasıl bir yazı yazabilirim bilmiyorum. Bu konuda sizlerin yardımına ihtiyacım var.
Yazdığım yazıların kategorilendirmelerini çok gelişi güzel yaptığımı farkettim. Artık yazdığım yazıların kategorilendirmesini düzgün bir şekilde yazacağım. Hatta bunun için yeni kategoriler eklemem gerekebilir. Belki bazı kategorileri de kaldırırım.
Blog Sözlük’e daha fazla önem vereceğim. Bunun sebebi ise Blog Sözlük blog yazarlarını ortak bir noktada toplayan bir platform. Burada örgütlenerek kişisel blogların eskisi kadar olmasa da popüleritesinin artacağını düşünüyorum.
Blogumun yorumlama kısmıda bazı problemler var. Neden oldu bilmiyorum ama uzun uğraş vermeme rağmen hala çözebilmiş değilim. Bir yorumu cevaplamak isteyen kişi cevapla dediğinde hiçbir aksiyon olmuyor. Önceden düzgün çalışan sistem şimdi nasıl bozulur çözemedim bir türlü. Kısa zamanda bunu da halledeceğim.
Bloguma her hafta en az 1 yazı ekleyeceğim. Evet, bu çok büyük bir sorumluluk olacak. Hatta bu yazının günü ve saati bile belli olacak. Şu an için detaylarını tam belirlemesem de kısa zamanda düzene oturtacağım.
Sonuç
Kişisel blogların sonu mu geliyor sorusunun cevabına gelecek olursak kişisel blogların sonu gelmeyecek. Bundan 10 yıl sonra da gelmeyecek. Belki eskisi kadar takip edilmeyecekler fakat yine birileri takip edecek. Birkaç kişi de kalsak yazmaya devam edeceğiz.
Son olarak; kişisel blog yazarları takip edildikçe daha keyifle yazı yazarlar. Takip edildiklerini de yazdıkları yazılara gelen yorumlardan başka bir şekilde bilmeleri de imkansız. Yazılarına gelen yorumlarla yazı yazma sıklığı hemen hemen doğru orantılıdır diyebiliriz aslında. Bu yüzden okuduğunuz yazılara yorum yaparsanız bizleri çok mutlu edersiniz.
Kalemine sağlık İsmail.
Kişisel bloglar konusundaki serzenişim benim de yazdığım yazılara siniyor. Alakasız bir konuyla ilgili yazarken dahi bir bakıyorum “Ne olacak bu blogların geleceği?”ne getirmişim lafı. :)
Özellikle sayısı oldukça azalan kişisel blog yazarlarının belirli bir proje altında birbirlerinin okuyucusundan yararlanabileceğini düşünüyorum. Bunun nasıl olabileceğini blog yazarlarının kafa kafaya verip çözebileceğini umuyorum.
Bloğunla ilgili değişikliklerde ve haftalık bir yazı hedefinde de başarılar dilerim.
Aslında bunun için illa bir projeye gerek olmadığını düşünüyorum. İğneyi kendimize batırsak sorun çözülecek aslında. Biz kişisel blog yazarları bile diğer kişisel blogları takip etmiyorken, birbirimize katkı sağlamıyorken herhangi bir proje ile de bunun sağlanabileceğini düşünmüyorum. Biz birbirimize destek verdikten sonra illa bir proje olsun istiyorsak Blog Sözlük bu ihtiyacımızı fazlasıyla karşılayabilir.
Selam İsmail. Kaygılarını yerinde buluyor ve bu duruma seviniyorum. Evet, kişisel bloglar(!)ın sonu gelecek ama kişisel blogların sonu gelmeyecek, şeklinde öngörümü paylaşayım.
Hangi kişisel blog(!)ların sonu gelecek? Şunlar:
-Karakteristik özellikleri olmayan, standart blogların.
-Özgün tarzı olmayan yazarlara ait blogların.
-Arama motoru optimizasyonunu abartıp, içerik kalitesini düşüren blogların.
-Tanıtım yazılarını ana sayfada paylaşıp, ziyaretçiyi hayal kırıklığına uğratan blogların.
-Okuyucuya herhangi bir şey katmadığı gibi herhangi bir ihtiyaca (bazen gülmek gibi) çözüm üretmeyen blogların…
Hepsinin sonu gelecek.
Öte yandan, aynı kriterlere sahip vlogların da sonu gelecek.
Yıllardır, blog yazmak ile vlog çekmek arasındaki uçurumsal farkı bilmeyen tüketicilerin baskısı altındayım. Onlara göre “vloglar, blogların yerini alacak”
TV, nasıl ki kitapların yerini alamadıysa; sinema nasıl ki romanların yerini alamadıysa vloglar da blogların yerini alamazlar. Pazar büyür, vloglar da pazardan payını alır ama bu pay, blogdan çalınan bir pay olmaz.
Şuan bir geçiş sürecindeyiz. Bu süreçte tüketiciler (bizler) vloglardan keyif alsak da birbirini tekrar eden ve doyurmayan içeriklerden elbette sıkılacağız. Kaldı ki bana göre izlemek, okumaktan daha zahmetli. Benim gibi düşünenler de az değildir diye tahmin ediyorum.
Bu geçil süreci, aynı zamanda bir tür elek gibi. Fark yaratanayan bloggerlar piyasadan çekilene kadar, bir süre bu çöplüğe katlanacağız. Bunu derken, eski ilgiyi göremiyor olmak benim de hevesimi kırıyor tabii. Ben de yeni içeriklerimin, eskileri kadar kaliteli olmadığını düşünüyorum. Bu durumu değiştirmeden önce biraz havayı kokluyorum. Etraf çöp kokuyor İsmail.
Şu sıralar ayda 8-10 kitap bitiriyorum. Bu kitaplar beni iyice pişirip, farklı ve okumaya değer içerikler üretebilecek kıvama getirdiğinde, “blog öyle yazılmaz, böyle yazılır” dercesine büyük bir iştahla, yeniden yazabileceğimi düşünüyorum. Umarım öyle olur.
Son olarak, eğer kalemine güveniyorsan (geri bildirimlerinden bilirsin) mevcut durum seni endişelendirmemeli bence. Güneşli günler göreceğiz :)
Çöp bloglar aslında çok fazla tutunamıyor. Birkaç ay sonra varsa eğer takipçileri de o blogu takip etmiyor. Zaten bu tarz blogların çoğu maddiyatı ön plana çıkardığı için kaliteyi ikinci planda tutuyorlar. Kaliteli içerik sunan blog sayısı oldukça az. Dediğin gibi sanırım bir geçiş sürecindeyiz. Fakat bu geçiş sürecinin uzun zaman sürmesi canımı sıkıyor. Umarım kısa zamanda eski günlere dönmeye başlarız.
Öncelikle merhaba… kişisel blog yazarlığı üzerine kaleme aldığınız bu içerik için teşekkür ediyorum… içerikte bahsettiğiniz konulara katılmakla birlikte yapılacaklar listeyle de hedefler koyarak bizlere de bu konuda rehberlik ettiğinizi belirtmek isterim… Temalar çok önemli… Düzenli ve görsel manada sizin bloğunuz bana ve bir çok kişisel blog yazarına örnek olmuştur… Anasayfadaki slideri kaldırmanız iyi olmuş… Genel manada bize ulaşan değişiklikler olumludur… Kolay gelsin…
Teşekkür ederim. Birilerine örnek olmak mutlu ediyor beni. Bundan sonra blogging üzerine daha sık yazmayı düşünüyorum. Bu sayede tecrübelerimi diğer blog yazarlarına aktarıp daha faydalı olabilirim sanırım.
Blogların bitmesi çok uzak ama çok zor değil. Blogglerlar kaliteyi düşürüp, kullanıcıyı uzaklaştırma konusunda gerekli çabayı gösterirse bitebilir. Sorunları gören ve çözümler üreten bir yazı olmuş. Ellerine sağlık.
Teşekkür ederim Mehmet. Sorunları görebiliyoruz fakat ürettiğimiz çözümleri uygulamada biraz istikrar gerekiyor sanırım. Umarım o istikrarı yakalayabilirim.
Bende benzeri bir durumu yaşadım yakın zamanda, çözümü Medium platformunda buldum. Öncelikli nedenimi açıklamam gerekirse sitenin yazı kısmından çok altyapısıyla uğraşmamdı, sürekli bir tema değişikliği yapma derdindeyim ve bu bana zaman kaybettiriyordu. Bu yüzden blog sayfamı Blogger’a taşıdım ve oradaki yazıları Medium platformuna aktardım. Blogger üzerinden farklı konseptte yazılar yayınlayacağım, Medium üzerinden de farklı yazılara daha kolay ulaşacağım.
Evet maalesef sosyal medya platformları bizim gibi blog yazarlarını bir adım geriye attı. Sizi çocukluğumdan beri zevkle takip ediyorum ve açıkçası kişisel bloglar hakkındaki yorumunuzu merak etmeme rağmen bir türlü soramamıştım.
Yenilikler çoğu zaman yeni heyecanlar getirir Hasan. Eğer Medium’a geçtikten sonra yazarken kendini daha mutlu hissediyorsan olumlu bir karar vermişsin. Altyapı ihtiyaçlarını karşılıyorsa, içerik kaliteli olduktan sonra altyapının çok da önemi olmuyor.
Cevabınız için teşekkürler.
Biraz uzun bir düşünme sürecinden sonra aslında WordPress sitemi yeniden aktif ettim. Başka insanlara da yararı olabileceği düşüncesiyle planlarımı yazmak istiyorum.
Öncelikle Medium üzerinden yazılarımı yazmaya devam edeceğim, orasını bir nevi yeni bir “Twitter” olarak kullanacağım ve aslında bir hikaye anlatma yeri olarak kullanacağım.
WordPress tabanlı kişisel blog sayfam ise bir tık daha önemli gördüğüm meseleleri tartışacağım ve bilgilerimi aktarmaya çalışacağım bir platform olacak. Buradaki asıl amacım daha düzenli bir görünüm oluşturmak. :)
Kullandığım tema sitenizde yer alan tema kadar harika olmasa da WordPress Yirmi Onbeş teması olacak. :)
Evet, kişisel blogların sonu belki gelmeyecek fakat bir süre daha ilgi çekmemeye devam edeceği kesin. Belki önümüzdeki yıllarda farklı bir konsept ile bloglar ilgi çekmeye başlayabilirler. Bakalım nasıl olacak…
Konsepti çok fazla değiştiremeyiz belki ama ürettiğimiz içeriklerin kalitesini üstlere taşıyabiliriz. Ancak bu şekilde eski günlere dönebiliriz.
Blogların sonu gelmiyor bence… Kaliteli paylaşım yapılan blog sayısı gittikçe azalıyor sadece… Ben sizi takip etmeye devam ediyorum.
Teşekkür ederim. Ne yazık ki durum sizin dediğiniz gibi. Kalite ön planda tutulmadığı için blogları takip eden insanlar da azalıyor.
Bu soru yaklaşık bir senedir birçok blog yazarı tarafından irdeleniyor. Yazınızda blogların sonunu getirebilecek etkenleri güzelce açıklamışsınız. Bu süreçte biz blog yazarlarına oldukça fazla iş düşüyor. Yani biz bu geminin kaptanıysak, gemiden ayrılan son kişi olmalıyız. Ben de her zaman söylüyorum bir kez olsun blogumu kapatmayı düşünmedim. Ve tek bir takipçim kalana kadar da yazmaya devam edeceğim. Hatta kalmasa bile. Çünkü yazma eylemin kendisi beni rahatlatıyor ve mutlu kılıyor.
Yorum işine gelirsek, herkesin yine yakındığı noktalardan biri bu. Ama dert yanarken dönüp insan biraz da kendini sorgulamalı. Ben ne kadar zamanını ayırıp yorum yapıyorum demeli.
Umarım ki planlarınız doğrultusunda blogunuzda aktif olursunuz.
Yeniden hoş geldiniz diyorum.
Kesinlikle biz blog yazarları dahi blogları takip etmiyor, diğer blog yazarlarına destek vermiyor, en basitinden onların bloglarına yorum yapmıyoruz. Sonra da bu soruyu soruyoruz kendimize. Dediğiniz gibi bunu düzeltmeye önce kendimizden başlamalıyız. En azından ben şahsım adına iğneyi kendime batırdığımı söylemeliyim. Bu durumu düzeltmek için de kendi payıma düşeni yapacağım.
Merhaba, ben blog dünyasına yeni atıldım. Yazını okurken ilk başta gerçekten korktum. Geç mi kaldım, yanlış bir mecra mı seçtim diye. Sona doğru anlatmak istediğini anladım ve mutlu oldum açıkçası. Umarım hep buralarda olursunuz, bizim örnek alacağımız insanlara ihtiyacımız var. :) sizi takip etmeye devam edeceğim ve üzgünüm buna yeni başladım..
Teşekkür ederim. Sen de blog dünyasına hoş geldin. :) Ara ara sıkılabilirsin, yazmak istemeyebilirsin belki de fakat blogun hep bir kenarda dursun.
Sonu gelmesin diye verdiğimiz uğraşlar boşa çıkacak gibi geliyor bana yeni medyalar yüzünden. İnsanların vakti kıymetli artık. Sadece blog konusunda değil, her konuda böyle. Dizi izleyenler TV’den takip etmiyor, fırsatını bulduğu bir ara yayınlanan alternatif dizi/film sitelerinden izliyor. Sevdikleri youtube kanallarını bilahare açıp izlediklerini düşünmüyorum, videoyu açıp arkaplana atıp o anki eylemlerine devam ediyorlar ve videoyu sadece dinlemek onlara yetiyor (kendimden biliyorum). İhtiyaçları olan bir konuda hem youtube videosu hem blog yazısı varsa öncelik tamamen videoda oluyor ki onu da ihtiyaçları olan kısma daha hızlı varmak için atlaya atlaya izliyorlar. Video yoksa eğer, bloglarda sorunun çözümüne dair liste veya daha belirgin bir metin tasarımı arıyorlar(örnek olarak blockquote gösterilebilir). Aranılan konuda Medium dışında başka bir blog yazısı olsa da öncelik yine Medium’da oluyor. Kişisel blogların sonu gelmiyor aslında, insanlar zamanlarını daha değerli sanmaya başladı. Saydığım bunca şeyi yapan insanlar bu kazandıkları zamanı nereye harcıyorlar en çok merak ettiğim şey de bu benim.
Hayıır! Gelemez, gelmemeli. Herkes bloguna özen gösterip paylaşımlarını bu doğrultuda yapsa bence sonu gelmez. İnsanlar bir hevesle açıyor blogu ama devamı yok. Maalesef şu da bir gerçek ki bu işi de devam ettirenler git gide azalıyor.
Benim blogumu kimse okumasa bile yazmaya devam edeceğim. Büyük kitle önemli değil. Eninde sonunda bir kişi fikirlerimi mutlaka görür. Ayrıca kişisel blog, bir içini boşaltma yeri gibi bir şey. Birçok düşüncelerini oraya aktarıp rahat hissediyorsun.
Blog yazarlığı her kadar bazı toplumlar tarafından “gereksiz” olarak görülsede asla yazmayı bırakmayacağım. Kısa süre önce bende kişisel blogumu kapatım “gizli yazarlı” olarak yeni bir blog ile yoluma devam etmeyi düşünmüştüm. Fakat sonra vazgeçtim. Ortalama 5 yıldır blog yazarlığı yapıyorum. Yazmayada devam edeceğim ^^
Sizin gibi eski bir blog yazarının daha fazla yazı gireceğini duymak sevindirici. Bekliyoruz yeni yazılarınızı.
Kişisel blogların sonunun geleceğini sanmıyorum yaklaşık 5 yıldır ben de yazıyorum belirli bir kitle kazandım onlar için yazıyorum. Bazı kategoriler kişisellikten çıkıyor genellikle ama bunlar yazmama enel değil.
Uzun süredir senin de yazılarını takip ediyorum bir süre boşladığını da unutmuş değilim ama olsun :))
Askere gittiğimden dolayı uzun bir süre yazamamıştım. Gerçi ondan öncesinde de eskisi kadar sık yazmıyordum. Fakat bu problemi çözdüm sayılır. Elimden geldiğince sık yazmaya çalışıyorum.
Güzel noktalara değinilmiş. Genel anlamda katılıyorum yazdıklarına. Ne yazık ki kişisel bloglar eskisi kadar güncel değil. Blogger’lardaki isteksizlik, zaman darlığı okuyuculara da yansıyor sanırım. Belki de okuyucuların vlog, twitter gibi daha hızlı ve kısa paylaşım noktalarına kayması kişisel bloglara olan ilgiyi azalttı ve bloggerlar da azalan istatistikler nedeni ile bloglarına olan ilgiyi kaybetti. Şahsen kendi bloğuma ve takip ettiğim bloglara zamansızlıktan geniş vakit ayıramıyorum. Özellikle de haddinden uzun yazılar blog okumamı engelliyor. Blog dünyasının eski canlı, bol etkileşimli halini özlüyorum doğrusu. Hayat telaşına düşüp kişisel hobilerimiz diyebileceğimiz bloglarımızı ihmal ediyoruz epey :/
Blog dünyasının eski canlı, bol etkileşimli günlerine dönmek bizim elimizde bence. Blog yazarları bloglarını güncel tutsa, takipçiler okurken sıkılmasa her şey çözülecek aslında. O eski günlere dönmek için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.
Hocam yeni mecralar çıktıkça daha da geride kalacak gibi görünüyor youtube’un öne çıkması ile millet düşüncelerini günlük yaşantılarını video haline getirip paylaşıyor. Kısacası okumak yerine izlemek daha çok hoşuna gidiyor bu nesilin. Ben ölene kadar yazarım okunsa da okunmasa da. Benim için bir ihtiyaç yazmak.
Elinize sağlık. Tüm kişisel blogcuların düşüncelerine ortak olmuşsunuz.
Malesef artık yavaş yavaş sonu gelmekte. Bundan yıllar önce hiç bir şey bilmiyorken çok iyi işler yaparken. Şuanki bilgimle daha sağlam daha iyi şeyler yapmama rağmen artık tutmamakta. Yeni sosyal medya mecraları blogları tüketmiş durumda.
Merhaba İsmail Bey, Ben de yeni blog açmış biri olarak yazınızı biraz endişeyle okudum açıkçası :)
Çok güzel bir yazı yazmışsınız. Özellikle blogger arası iletişim bölümüne değinmek istiyorum. Yeni blog açmış biri olarak tecrübeli bloggerlara mail atıp sitemle ilgili düşüncelerini paylaşmalarını rica ettim ama sadece 4 kişiden dönüş oldu.
Dediğiniz gibi bloggerlar arası böyleyken çok bir şey beklememek lazım herhalde…
Blog yazmayı ben de seviyorum ama emeklerimin karşılıksız kalmasından da korkuyorum biraz…
Umarım düzelir her şey…
Sizin gibi kaliteli içerikler üretildiği sürece blogların sonu gelmesi epey zor gözüküyor. İnsanlara kendinizi sevdirmeniz ve ilgi göstermeniz bu konuya cevap için yeterli olur sanırım :)
Uzun yıllardan beri bloğu kapatmadan yazı yazan nadir blogculardan birisin. Başlardan beri seni takip ediyorum. Dediklerinde oldukça haklısın. Eğer yazmayı seviyorsan yine de yazmalısın. Ben de bir ara oturup uzun uzun düşündüm yazmayı bırakmayı. Bakıyorum en son yazımı 3 hafta önce yazmışım. Ondan öncekini 1 ay önce. Bir düzen yok. Sorunu bu düzensizlikte aradım. O sırada da tesadüf ya Barış Özcan zinciri kırma adlı bir video yayımladı. Çok etkilendim ve kafaya koydum. O günden beri her hafta en az 1 yazı yazıyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse sosyal medyada pek paylaşmıyorum yazılarımı ama nereden buluyorlarsa tanıtım yazısı teklifleri artmaya başladı. Google Adsense onayımı tekrar alınca google ziyaretçisine odaklanmış yazılarla bloğu kirletmemek adına forum eklentisini kurup oraya yazılar girmeye başladım. Yani yaz yaz bir yere kadar. Gelir olmayınca insanın hevesi de kaçmıyor değil.
Sonuç olarak baktığın zaman çoğu insanda bulunmayan bir hobiye sahibiz. Her insan enstrüman çalmak ister, bisiklet sürmek ister, amatör de olsa bir sporla uğraşmak ister ama yazı yazmayı seven çok azdır. Toplumdaki nadir insanlardan biri olduğunu unutma.
Benim de bloguma karşı olan ilgim azaldığı zaman senin gibi düşünüyorum Furkan, toplumdaki nadir insanlardan biriyiz. Ve bu beni motive ediyor. Herkes yazabilir, fikirlerini dile getirebilir. Fakat bunu icraate dökmek ne kadar kolay olsa da bir o kadar da zor. Yazma işini icraate döken biri olarak bırakmak istemiyorum.
blogların mobil uygulamalar ile devam edeceğini düşünüyoruz bilgisayar kullanımı azalıyor ya da mobil aygıtların kullanımı çoğalıyor
O nedenle Google da mobil uyumluluğu olan sitelere daha çok önem vermeye başladı ki elinde telefonu olan biri girmek istediği siteye hemen girmek istiyor. Burada da AMP teknolojisi imdadımıza yetişiyor. Bu yeterli diye düşünüyorum. Ancak dediğiniz gibi mobil uygulamalar üzerinden blog gönderileri okunmaya yavaş yavaş başladı gibi. Bundle olsun benzeri uygulamalar olsun her ne kadar blog üzerine olmasa da interneti buralardan takip eden kişi çok. Spaksu’nun yaptığı bir uygulama vardı mesela sizin dediğinize örnek teşkil edebilecek olan http://www.spaksu.com/blogaps-turkce-bloglarin-takibi-icin-android-uygulamalari/
Baştan sona okudum yazınızı. Emin olun bir blog yazarı değilim fakat dediğiniz gibi 10 yıl geçse de kişisel blog devri kapanmaz. İnsanlar kafalarında ki düşünceleri bir yerlere aktarmak istiyor. İşte burada Kişisel blog devreye giriyor.
Yazınız için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim. usluer. :)
Yüreğine sağlık kardeşim. Güzel düşüncelerine katılmakla birlikte aynı dertten muzdarip olduğumu ve bu süreci hep birlikte aşmamız gerektiği konusunda hem fikiriz. Bende kısa bir süre önce değişikliğe gideyim belki eski hevesim gelirde yine bir düzene girerim diye düşünsem de planlamalarıma rağmen zinciri çoğu zaman kırdığımı farkettim. Tüm kişisel blog yazarlarının tekrar bir düzene girdiği ve farklı kafalardan çıkan seslerle zihinleri şenlendirdiğimiz güzel günlerin tekrar gelmesini umuyorum. Sevgiler.
Özellikle 2011-2012 yıllarında webmasterlik çok güzeldi. İnternet alemi çok berraktı bana göre kişisel bloglar böyle çok etkindi. Sonra ne olduysa çok kalabalıklaştı ve takip edemez olduk.
Vlogerlar basladıktan sonra bu kaygıya bende düstüm ama zannetmiyorum tamamen bitecegini
Hayatta her şey kaçınılmaz olarak değişiyor. Bu kapsamda blog dünyasında da bir gerileme olması yada işlevini başka alanlara bırakması mümkün. Ancak kaliteli içerik üretenler kılasikleşmeyi başaracaktır diye düşünüyorum. Özetle blog işi tamamen hiç bitmeyecek sadece piyasada artan bloglar arasından sıyrılmak için özgün içerik üretmeye özen gösterenler hayatta kalmayı başaracaklar…
Bence şuan kişisel blogların en büyük sorunu mobile uyarlamakta çektiğimiz sıkıntı. Bir çok takip etmek istediğim blogu takip etmekte zorlanıyorum. Çevremdeki herkes mobilde takip etmekte zorlandıklarından ve ancak fb. vs. bir yerde link görürlerse baktıklarından şikayetçi. Birçok arkadaşım artık doğru düzgün bilgisayarlarını bile kullanmıyorlar. Telefonlarında gmail oturumu açtıkları halde yorum yazmayı başaramayıp bana soranlar oluyor. Zorlanınca da yorum yazmaktan vazgeçiyorlar. Şu sorunu çözdüğüm an birçok sorunu da çözeceğimizi düşünüyorum.
Bu sorunu çözmenin bir yolu yok ne yazık ki. Bahsettiğiniz konu hakkında yapılabilecek en iyi şey bloglarımızın tasarımını mobilde de kusursuz görünecek şekilde basite indirgemek.
Ben sosyal medya platformlarının; blogların (yani kişisel websitelerinin) yerini pek alma konusunda başarılı olamayacağı kanaatindeyim. Sponsormuş, reklammış… para kazanacaklar diye iki üç paylaşımda bir reklam görüyor olduk (instagramı kasdediyorum).
Merhaba, yazınızı sonuna kadar okudum bir solukta yaşadıklarımıza adeta bir ayna tutmuşsunuz. Yazı için elinize sağlık.
“Blogların sonu mu geliyor?” sorusu sosyal medya trendinin yükselmesi ile başladı ve sürekli de sorulmaya devam edecek gibi. Sonu gelmiyor ancak yazarlar dipsiz kuyuya taş attıkları hissine kapılarak bir karamsarlığa düşüyor genelde.
Kişisel blog kendini ifade yeridir, gelecekteki kendine not alma alanıdır. Sosyal medya ise popüler platformların sürekli yer değiştirdiği bir mecra. Bazı kişilerin ana akımı olabilir tabi ancak bu bir tercih meselesi. Kişisel bloğun ve sosyal medyanın harmanlanması en güzeli.
Okumayı sevenler için güzel bir uğraştır. Çünkü okudukça yazası gelir insanın. Bir şeyler aktarmak, paylaşmak ister. Acizane ben de hobi olarak röportaj yapıp, naçizane bloğumda yayınlıyorum. Periyodik şekilde hareket etmediğimden, bir takipçi kitlem oluşmadı ama ‘insan cehennemin dibine de gitse hobilerinden vazgeçemez’ diye düşündüğüm için inatla ve ısrarla kalemi bırak(a)mıyorum. Beş yıldır hemen her kategoriye yetişmeye uğraştım ama bundan böyle edebiyat üzerine içerik üretmek istiyorum. Okuyan ve yazan kitleye hitap edersem, emeklerim boşa gitmez bari. Ben de kendimi okumaya zorlarım böylece. Üretmek için altyapıyı sağlamlaştırmak gerekir çünkü. Henüz silmedim karma içerikleri. İki şairle eserleri üzerine röportaj yapacağız kısmetse. Sitenin -masa üstü- şablonunu şimdiden değiştirdim.
Güzel bir analiz yazmışsınız. Kaleminiz her daim var olsun. Aslında Blog yazarı olarak tanımlamak yerine yazar olarak genelleme yapsak belki daha mı motive edici olur bilmiyorum. Olsun umutsuzluk yok. yazarlar en çok kendi yaşamlarından beslenirler. Yaşayıp yazmak gerisi okuyucuya kalıyor. Saygılarımla