Mavi Kentte Ölüm

”Uzak mavi bir kente sür kaptan…”
diye haykırasım var.

Elde avuçta ne varsa bırakıp
Nereye gittiğini bilmediğim bir otobüs ile,
Çekip gitmek geçiyor içimden.

Uzaklara, uzak diyarlara…

Cemre düştü bedenime üşüdü benliğim…
Yapraklar son nefesini vermek için sürükleniyor
Bulutlar ağlamak için bahane arıyorlardı,
Sebep oldu gidişin.
Sonbahar, duygusal yüklü havasıyla hayallerimi hunharca katlediyor.

Artık bu şehir düşman bana
Beraber gittiğimiz yerlerden geçiyorum
Hissediyorum küfrediyorlar bana
Yürüdüğümüz yollar, oturduğumuz parklar, cafeler
Uzun lafın kısası, bu şehir düşman bana

Varoşların ara sokaklarından geçerken
Camdan bakan küçük çocuğun bakışlarında görüyorum masumiyetini
Öyle suskun, öyle çılgın ki 
Diz çöküyorum yokluğunun önünde.
Nereye gitsem, nereye baksam hatıralar
Dolmuşa biniyorum gözlerim seni arıyor
Göz göze geldiğim bir kız yanındaki arkadaşına gülerek fısıldıyor duyuyorum
”Şu adam bana bakıyor…”
Haberi yok ben seni arıyorum
Saçlarındaki kirli sarılık ve gözlerindeki hırçın mavilikle dalga geçiyor aklı sıra.

Bilmiyor ki gittiğin günden beri seni zikrediyor gözlerim
Senden izler dolup, taşıyor durduramıyorum.

Şehrin hüzün işgaline teslim ettim bizden arta kalanları
Bir elimde göz yaşından yıpranmış resmin
Diğerinde iti öldürmeye çekinen şarap şişesi.
Son kez başımı koyuyorum, beni terk ettiğin kentteki kaldırım taşlarına.
Her ne kadar soğuk olursa olsun ilk öpüştüğümüz yerin anısına,
Son huzurlu uyku için kapatıyorum gözlerimi.
Ömrümü geçirdiğim otogar koridorlarından,
Bu seferki ilk ve son yolculuğum…
Kalamam artık bu şehirde.
Nefret ve kinini kusarken gökyüzü, yakamam paketteki son sigarayı.
Seni özlediğimden falan değil bu koca şehirden kaçıyorum.
Şehir gittiğin günden beri düşman bana.

Veznedeki kız gitme kal dercesine bakıyor gözlerime
Umursamaz sözlerle kestirdim biletimi.
‘ Umudu bol maviler diyarına.’
Hani o gitmek isteyip te gidemediğimiz mavi kente.
Cam köşesi biraz yorgunluk var üstümde.
Yanımda oturan melek dilini yutmuş gibi tek kelime etmedi yola çıktık çıkalı.
Koskoca otobüs iki kişi için hareket etti.
Camdan seyrediyorum az önce geçtik ilk ellerini tuttuğum yeri.
Yağmurda sırılsıklam olduğumuz sokaklara doğru hareket ediyoruz.
İlk tartıştığımız yerden de uzaklaştık.
Ve papatya bahçesi…
Hala saklıyorum saçlarına özenerek yaptığım taçları.
Yanaklarımdan süzülen yaşlara aldırmıyorum.
Nefesimden buharlaşan cama ismini yazdım.
Hala ilk gün ki gibi aklımdasın be kadın.
Gidişinle bana düşman kesilen şehrin sınırlarını geçeli bir hayli oldu.
Vakti geldi diyor azrail ayrılığın.
Hoş kal be kadın hoş kal.
Ben Mavi kentte sensizliğin koynunda uykuya dalıyorum…

Naci EKİNCİ – Doğan YÜCETAŞ

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?