Neden Hepimiz Hrant Olamadık Da Neden Hepsi Müslüman Oldu?
Bugün aklıma bir konu takıldı. Yazıp yazmamakta oldukça kararsız kalsam da şu an büyük bir kararlılıkla klavyemin tuşlarına basıyorum. Çünkü artık toplum olarak bir öz eleştiri yapmamızın zamanı geldi de geçiyor bile. İstirham ediyorum yazıyı okur okumaz yorum yazmayın, önce beş dakika kadar bu konuyu düşünüp sonra yorum yazarsanız daha sağlıklı olacaktır. Yanlış düşündüğüm bir yer varsa uyarmanız beni çok mutlu eder. Ama dediğim gibi, önce bir beş dakika düşünün.
Yeni Zelanda’da Müslümanlara karşı yapılan canice terör saldırısı malumunuz. Bu teröristin (bu zihniyettekiler de dahil) nasıl bir kuyruk acısı varsa, katliamdan önce kullandığı silahın üzerine Türk yiyici, Miloş Obiliç, Janos Hunyadi, Ernst Rüdiger von Starhemberg gibi yazdığı yazılar aslında nasıl geçmişlerini unutmadıklarını gösteriyor. Aynı zamanda Türklük ve Müslümanlığı nasıl bir tuttuğunu da göz ardı etmemek lazım. Ama ben bu kalleşçe saldırıdan değil de bu saldırıdan sonra Yeni Zelanda halkının ve başbakanının tutumundan, aynı durumda biz kaldığımızda neler yaptığımızdan bahsetmek istiyorum. Allah, Yeni Zelanda’da ölenlere rahmet etsin.
Şüphesiz ki bu terör saldırısının ardından bu süreci en iyi şekilde atlatmaya çalışan Yeni Zelanda halkı ve başbakanı tüm dünya tarafından büyük bir tebriği hak etti. Yeni Zelanda devlet kanalında ezan okunmasından, Yeni Zelanda meclisinin okunan Kuran ayetleri ile açılmasından, Yeni Zelanda başbakanı Jacinda Ardern’in konuşmasında peygamber efendimizin sözlerinden bahsetmesinden hanginizin şikayeti var? Tam aksine hepimize o kadar iyi geldi ki bunlar, insanlığı özlemişiz diye iç geçirmedik mi? Hatta bu görüntüler hoşuna gidip de Allah hidayete erdirsin gibi dua edenleri bile gördüm. Özellikle Jacinda Ardern’in kendi inancından olmayan insanları bile kucaklaması tam anlamıyla bir insanlık dersiydi. Politikacı bu, herkese hoş görünmek zorunda tabi ki diyenler olacaktır, tamam hadi o politikacı da peki oranın halkı? Yahu, kadınlar bile başlarını örttü sırf sizinle biriz diyebilmek için. Küçük bir dip not ekleyeyim, o politikacı, hoş görünmesi lazım diyenler, bizim ülkemizdeki politikacıların da tüm kesimi kucaklaması gerektiğini düşünüyordur umarım.
Yeni Zelanda’nın bu süreçte neler yaptığını daha fazla anlatmaya gerek yok sanırım. Peki biz, Türkiye olarak, böyle bir süreçten sonra neler yaptık hatırlayalım mı? 2007 yılında, ülkemizde suikaste kurban giden gazeteci Hrant Dink’in ölümünden sonra hepimiz Hrant’ız söylemlerinde bulunan insanlar hakkında ileri geri konuşup, bu yapılanı asla desteklemedik. Oysa ki orada verilmek istenen mesaj, Yeni Zelanda halkının verdiği mesaj ile aynıydı. Ama illa kutuplaşacağız ya, illa birilerini ötekileştireceğiz ya, Türklüğümüzü bahane ettik. Ne gerek vardı böyle bir imaj çizmeye? Biz de Yeni Zelanda halkı gibi olamaz mıydık? Bakın, bu ölen insan da bizim ülkemizin vatandaşı, etnik kökeni bizimle aynı olmasa da aynı ülkenin havasını soluyan iki insanız diyemez miydik? O gün ben Ermeni değilim kardeşim, Türküm diyenler bugün Yeni Zelanda’da gerek halkın gerek devlet büyüklerinin tutumlarını alkışlıyor. Evet, ben de bu insanlardan biriyim ne yazık ki. Ve gerçekten bu duruma düşmekten hiç hoşnut değilim. Bu yazıyı bir nebze de kendim için yazıyorum.
Bizler, bizim gibi düşünmeyeni, bizden olmayanı insan yerine koymuyoruz maalesef. Ama elin “gavuru” sen de bizim gibi bir insansın diyerek kendisinin inancından farklı insanları bile kucaklayabiliyor. Beynimize kazınan o kalıplaşmış fikirlerimizi bir kenara bırakıp insana değer verebilsek her şey çok daha güzel olacak aslında.
Ülkemizdeki kutuplaşma gün geçtikçe geri dönülemez bir noktaya doğru gidiyor. Açık konuşmak gerekirse bundaki en büyük etken de bizlerin siyasi görüşleri ve bu görüşleri tetikleyen siyasiler. Anlamamız gereken şey ise kutuplaşmayı tetikleyen siyasilerin hiçbirinin umrunda olmamamız. Bunun farkına bir türlü varamıyoruz. Onlar, mecliste birbirleri ile sözde kavga edip, meclis dışında can ciğer olduklarında bizler burada birbirimizi yiyoruz. Kim için ötekileştiriyoruz birbirimizi? Neden hiçbir olayda Yeni Zelanda halkı gibi bir olamıyoruz? Neden hepimiz Hrant olamıyoruz da neden hepsi Müslüman oluyor?
Bu topraklarda bizi ayrıştıran, ötekileştiren hep bu zihniyet. Şu 5dk düşünme olayını keşke siyasilerin konuşmalarını dinledikten sonra yapabilsek. Olduğu gibi almasak mesela. Hatta mümkünse hiç ama hiç dinlemesek. Müslüman veya herhangi etnik kökenden önce insan olabilsek. Hrant Dink olayında ben henüz ortaokuldaydım. Haberlerde izlediğimi hatırlıyorum günlerce ve onun için üzüldüğümü. Keşke çocuklar kadar masum düşünebilsek.
Merhaba Ismail, hayırlı sabahlar.
Hakan Albayrak ‘ın Karar gazetesindeki son yazısını okudun mu? Hakan ağabey senin sorduğun soruyla benzeşen sorulara muhatap olmuş ve kendi cevaplarını vermiş.
Samimi ve donanımlı bir Müslüman bilir ki yeryüzünde zalimin kurbanı olmuş her mazlumun yanında olmak, mazlumun hukukunu savunmak üstüne bir vecibedir.
Meseleye gelirsek, sen de iyi bilirsin ki Türkiye’de ideolojiler inançların önüne geçmiştir. Yani Ermeni veya rum denildiğinde ıdeolojik damarlar kabarır. Türklükten ultra Türklüğe geçiş yaparız.
Bununla birlikte harici zihniyetine sahip (el kaide, işid, bolo haram vs.) örgutlerin gizli sempatizanları tarafından pompalanan tekfirci düşüncenin de payı sorduğun sorunun oluşmasının ana nedenlerinden.
İşin bir de ulusal güvenlik boyutu var. Türkiye gibi yıllardır terörle mücadele eden, patlamalara, saldırılara maruz kalan ülkenin verdiği refleks ile Yeni Zelanda gibi tarihinde terörü sadece ismen bilen ülkenin verdiği refleks bir olamayabilir.
Dikkat ettin mi bilmiyorum. Yeni Zelanda katili, canisi direk olarak ülkemizin Cumhurbaşkanını hedef alıyor. Bak siyasi bir söylemle demiyorum. Ülkenin seçilmiş liderini hedef alıyor. Böyle bir tehdit karşısında yumuşak mı olmak gerekir yoksa şahin mi karar veremiyorum.
Hrant Dink meselesini de bu yönle incelersek ideolojilerin, terör tehditlerinin içerisinde insanlar ne kadar benimseyip kuşatıcı olabilmişse o kadar olmuşlar..
Yeni Zelanda’da olan olaylarda vefat eden müslüman kardeşlerimize Allah rahmet merhamet eylesin. Yeryüzünde müslümanların vesair mazlumların acıları son bulsun.
Tekrar edeyim, akıllı ve samimi bir Müslüman mazlumu zalimden ayırır..
Selamlar sevgiler
Yorumunuzu okuduktan sonra Hakan Albayrak’ın son yazısını okudum hocam. İnşallah en kısa sürede diğer yazılarını da okuyacağım.
Hrant Dink suikastini sizin de dediğiniz gibi terör tehditlerine indirgeyip incelemek yanlış değil mi? Türkiye’nin yıllardır bu terör belasıyla uğraşması bizi daha da birleştirmesi gerekiyor bence. Fakat ideolojik olarak yaklaşırsak da o gün hepimiz Hrant’ız demeyen bizler bugün Yeni Zelanda halkına imrenerek bakıyorsak burada bir tezatlık doğuyor. Bu gibi olayları hiçbir yönüyle incelemeden direkt insani yönüyle bakabilirsek doğruyu görebileceğimizi düşünüyorum. Ne yazık ki bu tarz olayların çoğunda ülkecek sınıfta kalıyoruz.
Evet Ismail, bizler ıdeolojik yaklaşımlarımız nedeniyle mazluma sahip çıkamıyoruz. Halbuki Allah bizlere adaleti ve iyiliği emrediyor.
Güzel yazı olmuş, eline sağlık. Yeni Zellanda halkı ve hükümetiyle bu nefret saldırısı sonrasında Dünya’ya adeta ders verdi. Her toplumdan ve topluluktan çürük yumurtalar çıkabilir. Çürük yumurtayı başkasına mâl etmek çözüm olmuyor ne yazık ki, çürük yumurtanın kendilerinden olduğunu kabul edip bununla ilgili en baba özrü dilediler hatta onun gibi düşünen radikallere de konuşmalarıyla, Kur’an okutarak gözdağının tillahını verdiler.
Ve İsmail, son olarak şunu eklemek isterdim. Kitap okumaya başlamadan önceki ve sonraki iki İsmail birbirinden çok farklı. Ben kitap okuyan İsmail’i daha çok sevdim.
Ne yalan söyleyeyim, ben de kitap okuyan İsmail’i daha çok sevdim. Bu arada yorumunda ufak bir bölümü çıkarmak zorunda kaldım. Bana sorsan yazdığın o cümlede hiçbir problem yok ama ülkemiz şartları malum. Anlayışla karşılayacağını umuyorum.
Mesela Hrant olmak yada müslüman olmak değil . Yıllardır bu topraklar üzerinde gerek etnik gerek mesheb kavgası çıkardılar yada sağcı, solcu kavgası, üniversiteler de gruplaştırma, çeteleşme oluşturdular . Hani diyorlar ya Amariga bizi kıskanıyor diye evet Amariga kıskanıyor Amerika’nın tek derdi Türkiye tek derdi biz değiliz gerçi ırak var İran var çünkü Suriye yönetimi bitirdi sıra bizde bu konudan buraya nasıl mı geldim bizi bize bırakmıyorlar . Yoksa ülke olarak iyi insanlarız bizi kötü insan yaptılar şüpheci , duyarsız , duygusuz insan yaptılar en kötüsü de bizi alıştırdılar. Daha güzel günler bizim olsun Allah yar ve yardımcımız olsun . Bu yaptığım yorumun siyasetle ilgisi yoktur yakın tarihi takip ederseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Selametle
Ben askerim rütbeli, 2 günde bir birbirini vuranlara gidiyoruz şu partili bu partili insanlar birbirlerine kıyıyor görüşü uğruna. Halbuki 1 saat önce gel cepheye gardaş vatan gidiyo desek belki gelmeyecek adamlar…
Şahsi görüşüm şudur ki, bizim millet özellikle empati yeteneğini kaybetmiş insanlardan oluşuyor. Mesela başımıza böyle bir şey geldi, karşı taraftan oldukça hoş tepkiler aldık. Millet olarak acımızı paylaştılar. Fakat biz de durum böyle değil. Facebookta, instagramda İŞİD’in karşı olarak saldırı başlatacağı haberine sevinenleri gördü bu gözler. Masumların ölmesi onlar için fark etmiyor anlayacağınız. Önemli olan kendileri.
Bu yazı kesinlikle alkış hakediyor bende bu düşündüğüm. Yıllardır insana sadece insan olduğu için değer veren birisi olmaya çalışıyor ve cabaliyorum. Umarım bu yazı bir parça vicdanını sorgulamamiza vesile olur.
İnsanlar farklı kültür ve inanç çerçevesi içinde yaşıyor. Bu da onları istemeden de olsa kutuplaştırıyor. Bu kutuplaşma hat safhada olduğunda ise ortaya böyle katliamlar ve terör saldırıları çıkıyor.
Meselenin özü insan olabilmek, insanı görebilmektir.
Aksi halde ise, biri diğerini hep ötekileştirecektir.
Hatırlarsanız abd nin bir eyaletinde sel olmuştu. Bizim bazı siyasilerimiz ise, oh iyi olmuş Allah cezalarını verdi gibisinden alkış tutmuştu.
Olaya baktığınız zaman aslında tamamen aynı şeyi anlatıyor bize.
Ben toplum olarak insanımızı ne yazık ki çok geride görüyorum. Gerek yaşam tarzı, gerekse olaylara yaklaşım biçimi bir noktada kesinlikle sıkıntı var.
Bu yazı ile İsmail kardeşimiz gerçekten alkışı hak ediyor.
En azından bizi düşünmeye sevk etmen bile büyük başarı. Arkadaşlarıma yazından anektodlar paylaşarak güzel bir tartışma ortamı yarattım. Düşüncelerinin kırıntıları bile insanları etkiledi.