TEKRAR AŞKA İNANMAK

Bir an gelir. Seversin… Hemde ölümüne. Aşk dedikleri bu olsa gerek. Çarpılırsın ona her baktığında, hayatında hiç yer edinmemesi gerekirken vazgeçilmezin olur birden. Değişirsin, arada bir kendin olmaktan çıkarsın. Hayatını ona adarsın. Ne yaparsın, edersin onu etkilersin. Seni sevmeye başlar. Platonik aşkınken karşılık alarak sevdiğin sevgilin olur birden. Mutluluk sizi bekler, hiçbir engel kalmaz. Hayatı dopdolu yaşamaya başlarsın. Gün geçtikçe ona daha çok bağlanırsın. Sevgin onu tanıdıkça o kadar çok büyür ki, en çok güvendiğin insan oluverir. Alışırsın ona, onsuz bir hayatın cehennem olcağını düşünmeye başlarsın. Ona tam olarak aşık olduğun ve bağlandığın gün kaybetme korkusu başlar. Her Allah’ın günü o düşünce seni bitirmeye başlar. Elinde değildir, ilk defa sevmişsindir. Sevmenin nasıl bir şey olduğunu onunla tatmışındır. Hayattaki tek vazgeçilmezin olduğu için, çok değerlidir gözünde. Engel olamadığın kaybetme korkusuyla, ya birgün biterse diye onsuz hayatı yaşamayı denersin. Denersin ama ömründen bin yıl gider. Denemesi bile ölümden beterken, nasıl ayrılık acısıyla başa çıkabilirsin ki… Onsuz hayatı yaşayamayacağına kendini inandırırsın. Tek çare ölüm dersin, onunla yollarımız ayrlılırsa. Zor olan ölmek değil, uğruna ölünecek sevgili bulmaktır düşüncesi aklına gelir bir an. Düşünürsün, acaba o uğruna ölmeye değer biri mi diye. Kafan karışır; benim onu sevdiğimden daha çok mu seviyor beni sanki, daha mı fazla değer veriyor, uğruma ölebilecek mi gibi sorularla savaşmaya başlarsın. O an ona olan sonsuz ve büyük sevgin aklına gelir, tebessüm edersin. Aşkının kutsallığını tekrar yaşarsın. Kaybetme korkusu aklına gelir, çaresizliğine yanarsın. Gidip ona; her ne olursa olsun beni bırakma, ben seni hiçbir zaman bırakmayacağım diye yalvarmak istersin. Gururuna yenilirsin, olduğun yerde kalırsın. Her şey yolunda giderken, hiç beklemediğin bir anda yanına gelir. Canından çok sevdiğin sevgilinin bakışları yoktur, sanki karşında bir başkası vardır. Soğukkanlı bir şekilde; seni istemiyorum artık hayatımdan çıkartacağım ama bil ki hiç unutmayacağım diye haykırır. Onun masum yüzünü izleyen sevgi dolu gözlerin infaz edilmişcesine donar kalır. Ağlamak istersin ama susarsın. Ayaklarına kapanıp beni bırakma diye yalvarmak istersin. Yine gururuna yenilirsin. Aşkın gururu olmaz derler, sen onu tüm gururunla beraber sevmişken yapamazsın işte. Hayatın kabusa döner bir anda, eski mutluluğundan hiçbir eser kalmaz. Kimseye güvenmezsin, hayata küsersin. Aşka olan inancın biter. Bir daha kimseyi sevemezsin, cesaret edemezsin. Zaman geçer… Karşına her yönden ondan çok daha iyi biri çıkar. Kader mi bilemezsin, tanımadan sevmeye başlarsın. Etkilenirsin, eski duyguların canlanmaya başlar. Vefasız sevgilinden sonra hiç kimseyi sevmeyi becerememişken, karşına çıkanı ilk görüşünde herşey tersine döner. Anlam veremezsin, korkarsın… Ya yine aynı hataya düşersem, sevemem öyle ağır ki sevgi taşıyamam dersin. Olur ya, seversin işte. Kader sonuçta, önüne geçemezsin. Avantajın olur bu sefer, çünkü bilirsin; hayatta edindiğin tecrübelerin yediğin kazıkların toplamına eşit olduğunu. Bağlanmazsın bir daha, seversin ama onsuz bir hayatın olacağına da inanırsın. Diyebileceğim şu ki; aşka olan inancını tamamen kaybetmiş insanlar, gün gelir yine aşka inanabilirler. Yeter ki, geçmişten ders çıkarıp önyargılarını yok etsinler.

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

2 Yorum
  1. akşamcı
    23 Eylül 2010 - 19:39
    Cevapla
  2. öğlenci
    23 Eylül 2010 - 19:51
    Cevapla