Vuslata Ramak Kala

Konya sus pus görünüyor bu cuma sabahı da.
Çocuk gibi pencereye hoh deyip adını yazıyorum.
Zaten sokaklardaki sis silüetini görmemi engelliyor,
Yokluğun yetmezmiş gibi.
Birde sokaktaki sise küfür ediyorum mübarek günde.
Hemen üstümü giyinmeliyim,
Dışarı çıkıp bir sigara yakmam gerek.
Belli mi olur belki sislerin arkasında bekliyorsun beni.
Nerde benim sigaram!
Bak şu tütünü bile sırf senin yanına daha çabuk gelebileyim diye içiyorum.
Hani sen demiştin ya ben olmasam bile sen olacaksın diye,
Sözümü tutabilmek için her sabah uyanıyorum.
Yoksa biliyorsun bir ötenazilik ömrüm var.
Evin anahtarı hala senin dokunduğun şekilde duruyor,
Sen gittin gideli hiç dokunmadım onlara,
Bendeki anahtarlarada senin tenin değmedi ama olsun.
Bu yüzden gidip senin izlerini silecek değilim ya.
Hatta bazen dokunduğun yerlere bile dokunasım gelmiyor,
Saçmalık işte.
İnanır mısın evide hiç temizlettirmedim,
Annem birkaç kez evini temizlemeye geleyim oğlum dedi de
Sinirden kalbini kırdım kadının.
Haksız mıyım ama sevgilim,
Sen olsan katleder miydin benim kokumu.
Mutfaktaki içki şişelerini soracak olursan benim değil.
Kapıcı geliyor arada, onunla dertleşiyoruz.
Sen içme dediğin için ben içmiyorum.
Şizofren bir insan rolü takınıyorum,
Kapıcı da ben oluyorum.
Hatta bazen yan komşu geliyor kapıcı ile dertleşirken,
Hatta sen geliyorsun sevgilim.
Ne bu koku yine mi içiyorsun diye bağırarak giriyorsun içeri.
Oysa ki ortada ne sen varsın ne yan komşu ne kapıcı.
Sarhoşluğum geçtikten sonra aklım başıma geliyor tabi.
Geçtiğimiz yaz sana gelirken bir kitabın arasına sen benim şiirimsin yazmıştım,
O yüzden şiir yazmıyorum artık demiştim,
Bir gün, tekrar sana şiir yazacağımı, şiirlerimde ise seni öldüreceğimi söyledim,
Sevgilim sen sadece şiirlerimde ölecektin benim.
Sen öldükten sonra da kendimi öldürecektim ben.
Ama şiirlerimde, yazılan üç beş mısrada.
Bu yüzden her gün hayat bir şiirden ibaret olsaydı keşke diyerek uyanıyorum,
Her gün bir keşke daha ekleniyor keşkelerime.
Geçen gün çarşıdan oyuncak bebek aldım bir tane,
Adını da Elif koydum.
Kızımızın adı olacaktı Elif.
Seni yemek yaparken sinirlendirecekti,
Sen Elif’e bağıracaktın, Elif de senden kaçıp bana gelecekti,
Bana babasına.
Adını ezanla ben okuyacaktım kulağına,
La ilahe illallah ve ardından Elif diyecektim,
Elif kızım.
Her şeyi planlamıştık,
Karamürsel’den bir ev alacaktık,
Yazları oraya gidecektik kalmaya,
Kışın da Konya’nın kuru soğuğu ile yetinecektik.
Şimdi ise tüm sitemlerimin baş rolünü oynuyor bu koca şehir.
Eğer sen buraya bir gün sonra gelseydin,
O otobüste sen olmasaydın.
Her neyse, yine şikayetlere başladım ben.
Az kaldı sevgilim,
Doktor kansersin dedi zaten,
O öyle deyince ben de iki pakete çıkardım sigarayı.
Az kaldı sevgilim çok az kaldı.

İsmail Usluer

Bana kahve ısmarlamak ister misin?

Bunları da okuyabilirsin
Yazı hakkındaki yorumun nedir?

3 Yorum
  1. Barış Gün
    20 Aralık 2011 - 20:09
    Cevapla
  2. Hasan Safa
    20 Aralık 2011 - 22:21
    Cevapla
  3. Burak Toksoy
    24 Aralık 2011 - 19:55
    Cevapla